HALK İÇİN HALKA RAĞMEN KÖTÜLÜK



2019 yılında yapılan yerel seçimlerden beri gazeteciler, yazarlar, akademisyenler 2023 yılındaki seçimler için çeşitli mecralarda fikirlerini beyan ediyorlar. Sosyal medyada ise halkın büyük bir çoğunluğunda, büyükşehirlerde gelen seçim zaferleri sonrasında, çoşku hakimdi. Düşüncelerini paylaşan yazarlarda umut, heyecan ve coşku hakimdi. İstanbul ve Ankara başta olmak üzere karanlık günleri sonlandıran halkta da benzer duygular hakimdi. Herkes bu zaferleri Erdoğan için sonun başlangıcı olarak görüyor, AKP’nin otoriterliğine karşı birlikte mücadele etmeye devam ediyordu. Doğru seçim politikası, doğru analizler ve doğru adaylarla Millet İttifakı olarak adlandırılan CHP, İYİP ve Saadet partileri seçim zaferlerini bileklerinin haklarıyla AKP’nin yaptıklarına rağmen kazanmışlardı. 2020 yılına kadar AKP’den ve Erdoğan’dan ayrılmayan, AKP ve Erdoğan’ın yaptıklarını gün gün açıklamayan, AKP’den Erdoğan tarafından kapı dışına konulan iki isim ve Demokrat Parti’nin de katılımıyla altılı muhalefet bloğu kuruldu. Bunun bir seçim ittifakı olmadığını, sistemin yeniden inşası önerisiyle yola çıkan bu bloğu bizzat ben ve kamuoyundaki birçokları destekledi. Nitekim bunun da doğru olduğunu düşünüyorum. Lakin 2022 yılından beri masanın düzenli toplantılarıyla, masa içerisideki politik oyunlarla aralarında yaşanan güç mücadeleleri 2019 yılından gelen bu siyasi enerjiyi öldürdü. Çünkü masa seçim sonrası meselelerini üzerine kafa yormak yerine kabine hesaplarına, liste tartışmalarına, adaylık konusuna gelindi. 2019 yerel seçimlerinde CHP ve İYİP başta 3 büyükşehirde çalışmalara ve aday tespitine 1 sene önceden başladığını varsayarsak bu yazıyı yazdığım tarih olan 14 Ocak 2023 itibariyle henüz muhalefetin, daha doğru ifadeyle Millet İttifakının ortak adayı belli değil. Çünkü önümüzdeki seçimle uğraşmak yerine, sanki seçim kazanılmış da seçimden sonra “Nasıl yöneteceğiz?” “Denge mekanizması nasıl kurulacak?” gibi farazi sorulara yöneldiler. Bunun sonucunda muhalefete olan güven kaybedildi, heyecan yitirildi, kara bulutlar yeniden üzerimize düştü. İBB’ye terör soruşturması, İmamoğlu’na ahmak davası, siyasi yasak derken elimizde Erdoğan’la mücadele ederek iki kez seçim kazanmış bir insanı göz göre göre siyasi yasaklı yaptık. Çünkü masanın kendine göre dertleri var. 19. Yüzyıl hayal dünyasında yaşayan kendini olduğundan daha yüksek gören biri, başarmış olduğu şeylere güvenen ancak yapamadıklarını konuşamayan bir sözde özgürlükçü, parti içerisinde demokrasiyi yok sayan ve kendi adaylığı için gözlerini karartan birileri var. 






12 Şubat 2022 tarihinde “Muhalefetin ilk akşam yemeği” adlı yazımda bu masanın başarılı olmasını gönülden istediğimi ancak sorunların olduğunu mutlaka çözülmesi gerektiğinden bahsetmiştim. Üzerinden bir yıl geçti. CHP ve İYİP masaya gösterdikleri özeni bir sene boyunca aday tespitine ve kampanyaya ayırsaydı şu anda anketlerde AKP %35, Erdoğan ise %40 oya ulaşmazdı. Ocak ayını yarıladığımızı düşünürsek muhalefet henüz seçim kampanyasına başlamadı ancak Erdoğan tüm sorunlara rağmen Temmuz 2022’den beri aktif kampanya yürütüyor. MetroPOLL Araştırma Türkiye'nin Nabzı Temmuz 2022 verilerine göre Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Görev Onayı, onaylayanlar %41,5.1 Yine aynı şirketin Aralık 2022 verilerine göre ise onaylayanlar %45,2.2

 

20 yıldır Erdoğan ve onun despot iktidarına karşı haklarımızı, özgürlüklerimizi, yaşamlarımızı savunarak 2019’da yerel seçimlerde başarı gösterdik. Karar alıcılar belki de ilk kez doğru ve akılcı kampanya süreci yürüttüler. Halkla birlikte halk için zafere yürüdüler. Bu zaferlerden sonra yeni bir zafere yürümek zordur bunu anlayabiliyorum. Rehavet yaşanabilir, sallantılar olabilir ancak bizim şu an yaşadıklarımızı bunlarla açıklamak güç. AKP’nin güç ve zihniyetini hala içinde barındıranlarla ne seçim ittifakı yapılır ne de seçim sonrası dönem tasarlanır. Nitekim Ahmet Davutoğlu’nun ‘bazı muhalif çevrelere’ çıkıştığı açıklamaları sonrası ne CHP’den ne de İYİP’den yüksek tonda açıklama gelmemesi de ayrı bir sorun. 

 

2019’da kurulan geniş çaplı ittifak nasıl özgürlükçüyse nasıl demokratikse günümüzdeki bir o kadar kapalı ve kişisel. Kişisel dememin nedeni bu masadaki bazı liderler samimi değil. Hala içlerinde güç ve iktidar hevesi var. Muhaliflerin çektiği acıları çekmeyenler, muhaliflerin yaşadığı hak ihlallerini yaşatanlar ve tüm bunlara itiraz etmeyen ‘iktidar sevici’ muhalifler var. Halk için bir şeyler yapmak istediklerini söyleyip halka kötülük yapmaya çalışmak budur. Halk için halka rağmen kötülük tam olarak budur. 

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.