İKİ BİN YİRMİ ÜÇ EKSİ YÜZ

kaynak: https://unsplash.com/@ahmedmulla

Yeni yıl gelirken her birimiz dönüp bu yıl neler yaptığımızı düşünmeden yeni bir yıla giriyoruz. Monotonlaşan mutsuzluğumuz ve karamsarlığımızı dağıtmak için bir gece ölesiye ortalığı dağıtıp yeniden monotonluğa giriş yapmak için gün sayıyoruz. İşçiysek işimize, memursak memuriyete, öğrenciysek öğrenciliğimize, beyaz yakaysak ofise geri dönüyoruz. Kolonlardan oluşan binalara, steril, tek düze, kültürsüz yapıların içinde hayatlarımızı geçiriyoruz. Çünkü buna mecbur kalıyoruz.

Eskileri anlatanlar güzelliklerden bahsettikleri kadar dönemin sıkıntılardan da söz ediyorlar. Elbette o dönemleri yaşayamayanlardan olduğum için kendi yaşadığım ‘Erdoğan Çağı’nın kötülüklerini yazmaya mecburum. Benim eskileri anlatan insanlardan farkım, onların gördüğü kötü şeylerin tamamını görmem lakin onların gördüğü güzel şeylerin hiçbirini görememem. Hazır bu çağın sonuna geliyor iken 2023 yılından çıkarma işlemi yaparak geriye doğru mu saracağız yoksa toplama işlemiyle ileri doğru sarmaya mı çalışacağız, onu hep birlikte haziran ayından itibaren görmeye başlayacağız. Bu çağın bitişiyle birlikte her birimizin yeni görevler edineceğini söylemek yanlış olmayacak. Demokratik değerleri sadece muhalefetteyken değil, iktidar olduğumuzda da unutmamak için çokça çalışmak gerektiğini hatırlamak gerekiyor. Kontrol mekanizmalarını işleterek, bürokratik ağı yeniden tanımlayarak, devleti reform politikalarıyla yeniden hizaya sokmak için soyut düşüncelerimize ‘rasyonelliğe’ dönüşü hızlandırmamız gerekiyor. Dönüp buradan 20 yıl geriye baktığımızda yaşadıklarımızı teker teker sayamayacak kadar yorgun, bitkin ve mutsuzuz. Huzurumuz yok. İleriye baktığımızda ise bu 6 ayın daha öyle olacağını gördükçe aynı duyguları yeniden yaşıyoruz. Umudun ve değişimin zihinleri kucaklamadığı toplumlarda, geriye dönüp bakmanın gelecekten farkı kalmıyor. Ne gelişim sağlanabiliyor ne de geçmişte bakıp hatalardan ders alınabiliyor. Büyük ve korkunç sarmalın içinden olayları anlamaya çalışıyorsunuz. Neler olduğunu herkes biliyor, ne konuştuğunu kimse bilmeyince birilerinin sizi sınırı olmadan yönetmesi kolaylaşıyor. 

Anlatacaklarımız, zihinlerimizden fışkıracak düşüncelerimiz bizleri ne yapsak ne etsek yüz yıl öncesine bir avuç adamın bu topraklarda yaşatmaya çalıştığı bu ülkeye dayanıyor. Uzun zamandır ayrı kaldığımız, geçici olan bu ayrılığın, Cumhuriyet fikrinin yeniden yeşerceğini, koşulsuz şartsız hür olacağımız günlerin geleceğinden eminim. İki bin yirmi üçten yüzü çıkardığımızda yalnızca bir sayıya ya da bir tarihe atıfta bulunmuyoruz. Cumhuriyet devrimine, bizlere cumhuriyete sahip çıkmamız gerektiğini söyleyen kuruculara ve hürriyete atıfta bulunuyoruz. İnancım, bu atıflar toplumun her kesiminde karşılık bulacak, koşulsuz şartsız hürriyete iki bin yirmi üçle birlikte erişeceğiz. Cumhuriyet yeni yaşına yeniden yine devrimle girecek. 

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.