ADAY BELİRLEME YOLU OLARAK ÖN SEÇİMLER


Salt Research

Günlerdir ciddi şekilde Kemal Kılıçdaroğlu’nun 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimlerine adaylığını konuşuyoruz. Geçtiğimiz yıllarda ya da aylarda bu ihtimal birkaç CHP’li üye dışında dillendirilmezken şimdi milletvekilleri bizzat dillendirmeye başladı. Kulislerden de bilgiler bu şekilde gelirken, Kılıçdaroğlu da ciddi şekilde kampanyaya giriş yapmış gözüküyor. Bu olası kampanyada Doğu illerine ziyaretler, tartışmalı kamu kuruluşlarına baskınlar, sosyal medyadan yayınladığı videolarla ivme kazanmaya çalışıyor. Üstelik olası Kılıçdaroğlu adaylığına ittifakın diğer bileşenlerinden karşıt fikirler gelmiyor. Ancak sosyal medyada kendisine karşı tepkili olan bir grup insan var. Kılıçdaroğlu’nun aday olduğu denklemde kazanamayacağını düşünüyorlar ve seçimin bu yüzden riske atılmamasını söylüyorlar. Bu mantıklı bir argüman çünkü Metropoll’ün yaptığı ankete göre Erdoğan’a karşı en düşük muhalefet oyunu CHP lideri Kılıçdaroğlu (%45,4) alıyor.1 En yüksek oya sahip ilk iki kişiyse belediye başkanları Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu. Bu iki isim aday gösterildiği an AK-MHP koalisyonunun bu iki büyükşehirde tekrardan yönetimi ele geçirmesi anlamına geliyor. Zaten zor şartlar altında alınmış ve zor şartlar altında yönetilemeye çalışılan bu belediyeleri 1 senelik de olsa iktidara teslim etmek pek olası gözükmüyor. Peki Millet İttifakı aday sorununu nasıl çözebilir?



Ön seçim yöntemiyle bu karışıklığa son verebileceğimizi düşünüyorum. Demokrasiyi, Cumhuriyetin ikinci yüzyılında, yeniden tanımlayacaksak ön seçim yoluyla doğru adayı bularak yapabiliriz. Aday tercihleri bir oldubittiye gelmeyeceği gibi seçmene adayı özümseme şansı verebilir. Sadece Cumhurbaşkanlığı adaylığı için değil, diğer tüm adaylıklar için bu yolun uygulanması, toplum içinde örnek teşkil eder. Sonuç olarak, demokrasiyi yalnızca seçimden seçime hatırlamamızın önüne geçer. Olası adaylar yalnızca bir genel başkana bağlı kalmazlar, parti üyelerine ve topluma karşı sorumluluk hissederler. Seçimden seçime oy için hatırlanan halk bir anda sorgulayabilen, karar alabilen ve uygulamaya koyabilen durumuna gelir.
Bu sistemi örnekleyerek daha iyi anlamaya çalışmak istiyorum. Altılı masadaki 6 parti kendi “üyelerinin” oy kullanacağı bir seçim yaparak bu uygulamaya başlayabilir. Dikkat çekmek istediğim husus ise “parti meclis üyelerinin” seçtiği aday değil, parti “üyelerinin” seçtiği adaylar ön seçimde yarışacak bunu not düşelim. Örnek olarak, CHP’de Cumhurbaşkanlığı için 10 aday ön seçim için adaylığını ilan etti diyelim. 1.339.150 CHP parti üyesi sandıklara gidip bu adayları oylayacak. Aynı işlemi diğer beş parti de yaptıktan sonra her partide en yüksek oyu alan kişi ya da iki kişi Millet İttifakı ön seçiminde yarışacak. İnternet üzerinden ya da bizzat kurulacak kayıt noktalarına müracaat edenler ön seçim için oy verme hakkına sahip olacak. Toplam 6 ya da 12 aday televizyon ve sosyal medyadan yayınlanacak şekilde münazaraya katılacak. Bu münazaraların kaç tane yapılacağı konusunda “masadaki partiler” ortak karar alabilir. Münazaralardan sonra belirlenen ön seçimde en yüksek oyu alan iki kişi yeniden münazarada birbirine karşı mücadele verdikten sonra son ön seçimle birlikte Millet İttifakının, Altılı Masanın ya da muhalefetin, artık ne diyorsanız o, adayı belirlenmiş olacak. Bu süreçte tüm bunlara da muhalefet edenler olacaktır. İktidar basını bunu karalamaya çalışacak ve bu adayların üzerine gidecektir, yıpratmaya çalışacaktır ancak bundan vazgeçmeyerek bu yolda ilerlemek en doğru adayı bizlere getirecektir.

Bunları yaparak herkesin bir düşüncesi olduğunu, saygı çerçevesinde tartışarak bu fikirlerin geliştirilebilir olduğunu anladığımız zaman gerçek demokrasiye ulaşacağız. Belki zor gibi görülebilir ancak 60 kişilik parti meclislerinden ya da genel başkanların bizzat karar verdiği adaylarından bıktık. Bu adaylar seçim kazansalar da kazanmasalar da demokrasi için iyi sonuçlar getirmeyeceklerdir. Çünkü aday gösterilen kişide ve halkta demokrasi olgusu bu yüzden gelişemiyor. Lidere bağlılık buradan tetikleniyor. Demokrasi olgusunun geri kaldığı toplumlarda neler olduğunu hepimiz gayet iyi biliyoruz, görüyoruz ve yaşıyoruz. 2023 seçimleri için ön seçim uygulaması geç kalınmış olabilir ancak Türk demokrasisi için geç değil.

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.