SESİMİZ SARAYDA NEDEN DUYULMUYOR?


Neden sesimiz bizden ileri gidemiyor; neden sesimiz meclis, hatta saray ve ötesinde duyulmuyor?

Neden bizleri temsil etmesini beklediğimiz milletvekillerini hiç görmedik, neden hiç kendi dertlerimizi ve beklentilerimizi o kişilere aktaramadık ve hatta o kişileri birçoğumuz hiç ama hiç tanımadık; sadece partilerin ve liderlerin simalarını, amblemlerini gördük?

Neden hepimiz aynı vergileri vermemize vergi oranlarında farklılık olmamasına rağmen hiç Kars’a, Hatay’a, Kastamonu’na, Antep’e yatırım yapılmıyor da İstanbul’a, Ankara’ya, İzmir’e, Çanakkale’ye yatırımlar yapılıyor halkın hezeyanlarını, dertlerini duyanlar olmuyor. Hatay’dan, Urfa’dan, Kars’tan toplanan milyonluk/milyarlık vergilerin de içerisinde bulunduğu havuz hep Batıya taşıyor da hiç Doğuya taşmıyor?

Bunun sebebi aslında en başta belirttiğim sorundan kaynaklı, bizler kişilere değil partilere veyahut liderlere oy veriyoruz ve partilerin kendi içerisinde, genelde liderden meşruiyet alan, adaylar, vekiller çıkarmasından kaynaklanıyor. Türkiye’de vekillerin hemen hemen hiç kendi seçim bölgesini tanımıyor olması bu problemden kaynaklanıyor mesela Türkiye’den ölçek olarak çok çok daha büyük olan ve insanların arasına inerek yapılacak bir seçim kampanyasının zor olacağını düşünebileceğimiz Birleşik Devletlerde valiler ve senatörler insanlara dokunarak gerçekten onları dinleyerek, dertlerine ve sorunlarına ortak olarak oluyorlar.

Mesela Birleşik Devletler’de senatör olarak aday olmak için seçime gireceğiniz bölgede ikamet etmeniz bekleniyor; Türkiye’de ise milletvekilleri genellikle İstanbul, Ankara veya İzmir gibi büyük şehirlerde ikamet edip sırf memleketin olduğu için veya parti tercihi sebebiyle tanımadığın bir bölgeden aday çıkılabiliyor. Amerika’da seçildiği ve temsil ettiği bölgede gerçekten yaşayan orada bulunan insanları tanıyan ve dertlerini dert edinen insanlar görüyoruz, bunun en çarpıcı örneği ise şu anki Amerikan Başkanı Joe Biden, kendisi 1973-2009 yılları arasında Delaware Eyaleti Senatörlük görevini üstlenmiştir ve bu süreç içerisinde Delaware’de bulunan evinde ikamet etmiş, başkent Washington’a tren yolculuğu ile günübirlik gidip dönmüştür, hatta öyle ki kendisi bu süreç içerisinde 8 binden çok tren yolculuğu yapmış ve bu rotada bulunan bir durağa kendi adı verilmiştir, ayrıca döneminin senatörüne bu demiryolu seyahatleri sebebiyle Amerikan Demiryolları şirketi olan Amtrak üzerinden Amtrak Joe olarak adlandırması yapılmıştır.


Türkiye’de meclise verilen önem ve Birleşik Devletler’de senatoya verilen önemi görmemiz için çok çarpıcı bir başka örnek ise seçilerek meclis veya senatoya giren üyelerin yetkinliği veya işlerindeki ehliyeti, Türkiye’deki gibi sadece bir kişinin yönettiği ve o kişinin aslında etrafındaki bakanları dahi kuklalaştırdığı rejimlerde milletvekilleri çok daha önemsiz kalıyor bunu bu insanların önceki meslekleri dahi bizlere söylüyor.

İstatistiklere göre Türkiye’de milletvekillerinin meslek dağılımında aslan payı 123 ile hukukçulara ait ve bunu 100 vekil ile serbest meslek erbabı olan vekillerimiz takip ediyor ve ardından liste 64 mimar ve mühendis, 46 doktor, 45 iş adamı gibi devam ediyor peki asıl önemli kısma bakalım yani serbest meslek icra eden vekillerimize bu vekiller bilindiği gibi Kenan Sofuoğlu Motosiklet yarışçısı, Ahmet Hamdi Çamlı Cumhurbaşkanının eski şoförü ve Alpay Özalan Eski Milli Futbolcu ve Teknik Direktör gibi isimlerden oluşuyor.
Peki bu isimler bizleri ne kadar temsil edebiliyor mecliste ne kadar etkinler?

Ben özellikle Sn. Ahmet Hamdi Çamlı’yı mercek altına almak istiyorum. İstanbul İmam Hatip Lisesinden mezun olan ve yükseköğrenimini ise Uzaktan Öğrenim sistemiyle Newport Üniversitesinden tamamlayan bir profil karşımıza çıkıyor.
Ahmet Çamlı, TBMM’de iki dönem milletvekilliği görevinde bulunmuş bir kişi, bu iki dönemdeki toplam bilançosu ise şu şekildedir:

Milletvekilinin iki dönemde toplam ilk imzacı olduğu kanun teklifleri sayısı:0

Milletvekilinin iki dönemde imzacı olduğu kanun teklifleri sayısı:17

Milletvekilinin iki dönemde sahibi olduğu yazılı soru önergeleri sayısı:0

Milletvekilinin iki dönemde ilk imzacı olduğu meclis genel görüşme önergeleri sayısı:0

Milletvekilinin iki dönemde ilk imzacı olduğu meclis araştırma önergeleri sayısı:0

Liste aynen bu şekilde devam ediyor, milletvekilinin imzacı olduğu kanun teklifleri sayısı 17 fakat bu tekliflerde hemen hemen bütün Ak Parti grubunun imzası bulunuyor.
Peki bu durum Birleşik Devletler’de nasıl karşımıza çıkıyor?
Bunun için Alaska Eyaleti Senatörü Lisa Murkowski’nin 2010-16 dönemindeki aktifliğine bakacak olursak karşımıza çıkan sonuç kendisinin imzacı olduğu kanun teklifi/genel görüşme önergelerinin sayısını 1747 olarak görüyoruz tabi hepsinde ilk imzacı pozisyonunda değil fakat bu hem bize senatör bazında hem de bireysel olarak ne kadar aktif olduklarını gösteriyor.

Bir diğer örnek ise Minnesota Eyaletinden Tina Smith ise 2017-22 arasında 1784 önergeye/teklife imza atmış ki senatörler 6 sene için seçilirler ve Tina Smith’in halen görevde geçireceği 1 senesi daha var.



Sonuç olarak Türkiye’de eğer 2023 seçimlerinden sonra daha demokratik bir anayasa hazırlanacaksa daha katılımcı olması ve aynı zamanda anayasa teklifinde bulunacak partiler tarafından insanlarda bu şekilde bir bilinç oluşması için bilgilendirmeler yapılması gerektiği kanaatindeyim.
Fakat açıkçası bütçe görüşmeleri veya birkaç önemli oturum dışında milletvekillerinin meclisteki görüşmelere ve toplantılara iştirak dahi etmediğini bildiğimiz için bunun pek zor olduğu kanaatindeyim hal böyle olunca milletvekilliği belirli bir bölge içerisinden o bölgenin halkını temsil etmek için çıkan bölge insanlarından çok fildişi kulelerinden halka bakan onların görüş ve fikirlerini bilmeyen talep ve isteklerinden bihaber insanlardan oluşuyor ve halk tarafından icraatlarının takip edilmesini bırak tanınmıyor dahi.
Milletvekilleri meşruiyetini partiden ve liderden alıyor, diğer taraftan halk ise yine adaylara ve o adayların projelerine değil partilere ve liderlere veriyor ve açıkçası bu Türkiye Cumhuriyetinde şehirler arasındaki muazzam uçurumların başlıca sebebi haline geliyor.
Birleşik Devletler’de senatörler temsil ettiği ve aday olarak çıktığı bölgelerde halkın hakkını savunmak, onların taleplerini başkentte dillendirmek, seçildiği ve temsil ettiği bölge için projelerde bulunmak ve istihdam yaratılmasına önayak olmak gibi işlerle uğraşırlarken,Türkiye’de ise halen bütün yatırımlar batıya akıyor ve doğu illerimiz her geçen gün göç vermeye ve bu önü alınamaz farklılığın altında ezilmeye devam ediyor.
 

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.