BURAYA NASIL GELİNDİ? - UKRAYNA-RUSYA SAVAŞI
Rusya tarih boyunca yayıldığı geniş coğrafya ile çeşitli milletlerle ve ülkelerle etkileşim haline girmiştir. Rus İmparatorluğu ve Sovyetler Birliği dönemlerinde bu etkileşimin artışıyla beraber girilen mücadelelerin de artışına şahit olunmuştur. Ruslar, eskilerden beri Ukrayna sahasına hakim olmuşlardır… Büyük İmparatorluk öncesinde, İmparatorluk evresinde ve Sovyetler döneminde. Bu mücadeleler sonucunda Ruslar ve Ukraynalılar isteyerek veya istemeyerek sürekli savaşlar vermişler birbirleriyle mücadele etmişlerdir. Yakın tarihteki mücadeleler 2008 ve 2014 yıllarında yaşanmıştır. Günümüzdekine gelince belki de 2008 ve 2014’dekilerden daha büyük bir mücadeleye tanıklık ettiğimizi söylemek yanlış olmayacaktır. Ruslar önce, yapılan referandumla Ukrayna’dan ayıldığını iddia eden sözde iki halk cumhuriyetini (Lugansk ve Donetsk) tanıdı. 24 Şubat’da ise Ukrayna’nın tamamını işgale başladı. 2014 yılında ilhak ettiği Kırım’dan, ‘kukla’ devlet olan Belarus’tan ve Rusya’nın batı sınırları olmak üzere 3 cephede hala devam ediyor. Elbette bu olayın tarihsel bir süreci var ancak buraya nasıl gelindi? Rusya’nın yıllardır kendisine doğru uzanan NATO hattından şikayetçi olduğunu biliyoruz. 1999 yılında Çekya, Polonya ve Macaristan… 2004 yılında Bulgaristan, Estonya, Litvanya, Romanya, Slovakya, Slovenya… 2009 yılında Arnavutluk ve Hırvatistan… En son olarak da Karadağ ile Kuzey Makedonya askeri birliğe katılan ülkeler oldu. Bosna-Hersek, Gürcistan ve Ukrayna ise NATO tarafından resmi aday olarak tanınmaktadır. İşte yıllar içerisinde endişelendiği ve endişesini sürekli kamuoyuna duyurduğu olay tam olarak da bu gibi gözükse de tam olarak bu değil.
Uluslararası hukuka göre milletlerin haklarını şu şekilde ifade eder: “kendi geleceğini belirleme hakkı yalnızca ulusun kendisine aittir; kimse ulusun hayatına zorla müdahale etme, okullarını ve diğer kurumlarını yok etme, gelenek ve göreneklerine saldırma, dilini baskı altına alma ve özgürlüklerini kısıtlama hakkına sahip değildir.” Rusya’nın geçtiğimiz aylarda Kazakistan müdahalesi ve günümüzdeki Ukrayna işgalini yalnızca NATO genişlemesi olarak değil Rusya’nın bu bölgelerde halen daha kendisini hakkın sahibi olarak görüyor oluşudur. Eski Sovyet halklarının hamisi olarak kendisini görüyor olmasından ötürü yaptığı bu işgale “müdahale” demesinden anlayabiliriz. Geçmişte Sovyetlerin egemenliği altında zor günler yaşayan milletlerin kendi “hak”larını kullanarak NATO’ya girmeleri NATO’nun genişlemesi olarak görülmemelidir. Mesela Macaristan’ın hakkını gaspeden Varşova Paktına karşı NATO tarafına geçmesinin suçunu sadece NATO’nun kışkırtıcılığında veya saldırganlığında mı aramalıyız? Tarih boyunca sürekli zulme uğrayan halkların Rusya’ya karşı NATO tarafına geçmesi suç mudur? Bu işgalin ortaya çıkmasında tek suçlu Rusya değil elbette. Diğer suçlular da batılı ülkeler. 2014’de Kırım işgal edilirken askeri yardımda bulunmayan, Rusya’yı durduramayan batılı ülkeler Rusya’nın bölgede yeniden söz sahibi olmasına göz yummuştur.
2019 Ukrayna Cumhurbaşkanlığı Seçiminde Volodimir Zelenski ikinci turda Petro Poroşenko’ya karşı oyların %73.23’nü alarak seçimi kazanmıştır. Batı destekçisi olmasıyla bilinen Zelenski, göreve gelir gelmez ABD ve AB ile arasını süratle iyileştirdi. NATO’nun resmi aday statüsüne kadar yükselmiştir. Bu yakınlaşmalardan sonra Rusya’nın takındığı tavra karşı sert bir tutum takınan batılı ülkeler Ukrayna’ya batılılaşma konusunda cesaret vermişlerdir. Bu cesaretten kaynaklı cesur adımlar atan Ukrayna’ya karşı her adımında yavaşlayan destek işgal başladığında hiç kalmamıştır. ABD başta olmak üzere diğer ülkelerin buradaki suçu neydi peki? Ukrayna’da halkın yüksek batı desteğine karşı Rusya’dan çekinmesi ilk hatası olarak not düşülebilir. Kışkırtılmış ve Ukrayna’yı istediği gibi yönetemeyeceğini anlayan Rusya’ya karşı çok pasif kalması da bir diğer hatası olarak kaydedilebilir.
Bütün siyasi, askeri ve toplumsal boyutları unutarak savaşın insanlığa katkısının sıfır olduğunu söylemek istiyorum. Ukrayna’da bir an önce savaşın bitmesini umut ediyorum.
Hiç yorum yok: