HAFTALIK SORUNLAR - ŞUBAT

 



Şubat 2023’ün ilk haftası Türkiye için çok kötü başladı. Beceriksiz hükümetimizle yaşadığımız acıların katlanarak arttığı korkunç felaketler yaşadık. 2 hafta boyunca enkaz altından can çıkarmak için sayısız kurum, STK ve gönüllüler çalıştı. Birileri ise toplanan yardım paralarına, siyasilere laf atmakla ve kurdukları hantal sistemi överek geçirdiler. Depremin en çok yıkıma yol açtığı şehirlerde 2004 yılından beri yaptıkları felaket şehirciliği gördük, askeri kışladan zamanında çıkartamadığını, beceriksizliği kabullenmeyip asrın propagandasını yaptıklarını gördük. Şimdi Şubat’ın üçüncü haftasını yaşıyoruz henüz iktidardan istifa yok. Siyaset yeniden canlanmaya başlarken seçim tarihi, nasıl olacağı, halktan süre talebi, aday meselesi derken şubat ayını bitirmiş olacağız. Bu yazıda haftanın öne çıkan olayları hakkında birkaç söz söylemek istiyorum.

 

Ekşisözlük kısıtlaması

 

21 Şubat 2023 tarihinde dünyanın en büyük sansür kurumlarından olan BTK, depremden sonra kurtarma çalışmaları sürerken Twitter’a getirdiği erişim engellinden sonra şimdi de Ekşisözlük’e erişim engeli getirdi. Üstelik hiçbir açıklama yapmadan. Hiçbir kişinin ya da kurumun böylesine bir yetkisi olmamalı. 

İfade Özgürlüğü Derneği’nin ‘Fahrenheit 5651 – Sansürün Yıkıcı Etkisi’ 1 adını taşıyan 2020 yılında yayınladığı rapora göre, 2017-2020 yılları arasında Türkiye’de 304.818 site yasaklanmıştır. 2020 yılında yasaklanan site sayısı 58.809 iken 52.185 tanesinin kapatılmasına karar veren kurum ise BTK. 2023 yılında kimseye sormadan, yasalara bakmadan, birilerinin keyfi öyle istediği için siteler yasaklanıyor Türkiye’de. Biz bunu istemesek bile alıştık ama buna dur deme vaktimiz geldi de geçiyor. Her birimizin buna ses çıkarması gerekiyor Ekşi’yi kullansak da kullanmasak da. Aynı zamanda bu olaya sadece ifade özgürlüğü penceresinden bakmak yeterli değildir. Bu gelişen ve ilerleyen dünyada otoriter liderlerin sürekli başvurduğu engelleme, sınırsız güç kullanımı ve hak ve özgürlüklerin açıkça bir ihlalidir. Yalnızca ifade özgürlüğü perspektifinden bakanlar akp’li Mücahit Birinci’nin şu sözlerini dikkatlice okusunlar; ‘"Ekşi Sözlük kapanmasın, bana da çok hakaret var, ama özgürlüktür." diyen siyasetçiler, münhasıran kendilerine sövdürdükleri özel mecralarını açabilirler. Ekşimiş mecranın temel hedefi milletimizin maneviyatıdır, mecra kapalı kalacaktır.’ Malum kişiler yine olaya kutsal, maneviyat ve millet kelimelerini katıp otoriter uygulamalarını normalmiş ve hukuka uygunmuş gibi davranmalarına alıştık. Bundan 25 sene önce kendi partilerinin, vakıflarının, gazetelerinin kapatılmalarına nasıl karşı çıktılarsa şimdi de tam tersini savunuyorlar. Çünkü ilkeleri ne maneviyat ne de özgürlük. Tek dertleri var o da koltukları kaybetmek. Ekrem İmamoğlu’nun sözleriyle bu konuya nokta koymak istiyorum; ’Yola “3Y ile Mücadele” diyerek çıktılar. Y’lerden biri Yasaklardı. Uzun bir yasaklar listesi olan bir ülke haline döndük. Ne yazık ki; bu akşam da yasaklılar listesine Ekşi Sözlük eklendi. Gün gelecek, devran dönecek, bu yasaklar bitecek!’.2

 

Muharrem İnce’nin Sayın Cumhurbaşkanı çıkışı

 

Erdoğan’ın ‘Birisi çıkmış 'Kızılay nerede?' diyor. Be ahlaksız, be namussuz, be adi. Günde 2,5 milyon insana bu Kızılay yemek ulaştırıyor’ ve buna benzeyen sayısız kutuplaştırıcı açıklamalarının ardından 23 Şubat 2023 tarihinde Muharrem İnce, Twitter hesabından, ‘Sayın Cumhurbaşkanı, büyük bir felaket yaşadık. Birlik ve beraberliğe ihtiyacımız var. Ancak kullandığınız dil ve seçtiğiniz sözler kutuplaşmayı artırıyor. Lütfen bu dilden vazgeçin, siyasi parti genel başkanlarını bir masa etrafında toplayın ve bu badireyi birlikte atlatalım’3 açıklamasında bulundu. Bu açıklamadan bir gün önce akp’li gazete yazarı Taha Hüseyin Karagöz, kendi Twitter hesabından, ‘Sn @vekilince nasıl yeniden yükselişe geçti? C.B. Sn. Erdoğan ve diğer liderlerle asgari nezaketi korudu. Eleştirirken alternatif seçenekler gösterdi. Deprem bölgesinden aktif oldu. Devlet kurumlarına karşı ölçülü davrandı. Muhalefet için ders niteliğinde”4 İnce’nin yükselişinden bahseden bir twit attı. Çoğunlukla sosyal medyada ve gençler arasında popüler olan Muharrem İnce, tıpkı Zafer Partisi gibi, yerli ve milli muhalefetlik yapıyor. İktidarın yıllardır kazanmasının temel sebebi olarak muhalefeti göstererek muhalefete her türlü konuda bir şekilde eleştiriyorlar. Ancak eleştiri sırası Erdoğan’a geldiğinde ölçü bu mu olmalıdır? Akp’li Karagöz’ün tarif ettiği asgari nezaket, devlete ölçülülük, eleştiride alternatif gösterme tarifi tam da Erdoğan’ın istediği yerli ve milli muhalefet modeline uyuyor. “Eleştir ama devlete bir şey deme” ya da “İktidara laf at ama ölçülü şekilde olsun” gibi. Muharrem İnce depremin ilk saatlerinde bölgeye giderek önemli bilgileri kamuoyuyla paylaştı hatta "Sayın Cumhurbaşkanı” twitini attığı günde hala deprem bölgesinde bulunuyordu. Tüm bu yaptıkları için ona teşekkür etsek de Erdoğan’a karşı bu uzlaşmacı tavrın kazanmadığını gördük hatta onunla müzakere yapılmayacağını da bilmemiz gerekiyor. Erdoğan’ın hatalarını sonuç ne olursa olsun söylemenin kısa sürede kişiyi zarara uğratıyor gibi gözükse de onun güçlü imajına zarar verdiğini, İmamoğlu ve bazen Kılıçdaroğlu örneklerinde gördük. Seçime tahminen 3 ay kalmışken, depremin asıl sorumlusu olan adama, üstelik deprem sırasında İnce’nin söylediklerine ağır ithamlarda bulunmuşken nasıl bir açıklama bu? Erdoğan ne zaman bu iyi niyetlere cevap verdi? Ne zaman muhalefete yüklenmekten vazgeçti? Ne zaman ağır üslubunu geri çekti? Şunu açıklığa kavuşturalım; Erdoğan ile müzakere olmaz, Erdoğan ile aynı masaya oturulmaz ve yine Erdoğan’la aynı fikirde olunmaz. İnce bu açıklamasıyla bizlere ‘sarı muhalefet’ nasıl olunur onu gösterdi.

 

İki yeni kurum yolda


Akp’ye yakın Türkiye gazetesinin haberine göre; 5“akp, Afet Bakanlığı ve sürekli aktif olarak görev yapacak Deprem Bilim Kurulu’nun kurulmasına karar verdi.” Bu demek oluyor ki Erdoğan, asrın propagandasına devam ediyor ve çalışıyormuş gibi yapmaya çalışıyor. Bilimi önceleyen ve kaderle depremlerle uğraşılmayacağını anlayan akp anlaşılan bu iki kurumla önemli bir işe imza atacağa benziyor (!). Elbette Erdoğan’ın bu tarz kurumları niçin kuracağını biliyoruz. Birgün'den Mustafa Bildircin'in haberine göre;6 2019 yılında 15 bin 329 kontenjan verilen ilahiyat fakültelerine 15 bin 310 öğrenci kayıt yaptırdı. Böylece, Türkiye’de ilahiyat öğrenimi gören lisans öğrencisi sayısı 127 bine yaklaştı. Bu kadar öğrenci hangi kurumlara gidecek? Elbette tanıdık vasıtasıyla yeni oluşturulacak Afet Bakanlığı’nda illa bir iş bulacaklardır. Öyle ki, akp’ye göre yeni bakanlık demek yeni istihdam alanı anlamına geliyor. Ayrıca haberin devamında akp’nin seçim kampanya içeriklerinin askıya alındığını bunun yerine “deprem yaralarının sarılmasının ön planda olacağı” yeni bir kampanyaya yöneldiği yazıyor. Akp 20 yıldır yaptığı gibi yine seçim sürecinde halkın acılarını, sorunlarını ve daha kötüsü ölümleri kullanarak propaganda yapacak. Onlar için ne Maraş’ta ölenler ne Hatay’da hayatını kaybedenler önemli… Sadece seçimi kazanmak için “ajitasyon” yapacaklar. Bu yüzden onların bu ahlaksız siyasetine karşı gerçek siyaset yaparak, ihmallerden bahsederek, pro-aktif söylemler içeren bir kampanya yapması gerekiyor muhalefetteki partilerin.

 

Sarayda Erdoğan’a seçim tarihi sunumları

 

Bir gecede Türkiye’nin en önemli gazetecileri arasına giren, ödüllere doyamayan CNN Türk ve Hürriyet çalışanı Hande Fırat’ın haberine göre;7 6 Şubat Depremlerinin ardından seçim tarihinin ne zaman olacağına dair akp’li çeşitli isimlerin sunum yaptığını, toplantıdan sonuca göre 14 Mayıs’ta karar kılınmış. Fırat haberin devamında şunları diyor; ‘"Bugün iki önemli toplantı yapıldı. Bir tanesi parti dışında bir merkezde, biri partide. Pek çok teknik isim bir araya geldi, 'hangi tarihte yapılmalı' diye. Hürriyet Gazetesi'nde de yazmıştık. 'Cumhurbaşkanı Erdoğan, 14 Mayıs'ı istiyor.' diye. YSK ve AK Parti'deki teknik isimler çalıştı. Akşam saatlerinde, Binali Yıldırım'dan Numan Kurtulmuş'a... Erdoğan'ın kurmayları bir araya geldiler. Cumhurbaşkanı Erdoğan'a da bir sunum yapıldı. Bugünkü toplantıların neticesinde yüzde 99 oranında 14 Mayıs'ta seçim yapılacak gibi görünüyor.’ Seçim tarihinin malum beyefendinin kafasında şekillenmesine sevindim çünkü anayasaya ya da meclise gerek kalmadan tık diye karar verilebiliyor. Ve yine sevindim çünkü artık bir an önce o günün gelmesini bekliyoruz hepimiz. Fırat’ın haberinde kanıksadığımız ancak yine de bahsetmek istediğim kısım ise YSK ve akp’nin ortak çalışması… Bazı muhalif ve kendini milliyetçi olarak tanımlayan kişilerin “devlet ve hükümet ayrı şey” safsatasının nasıl hatalı olduğunu açıklar nitelikte. Üstelik bu yazıda bahsettiğim gibi, aynısını İnce’nin yapması da ayrı bir trajik. Şunu aklımızdan çıkarmayalım bu seçimde sadece akp’ye ve Erdoğan’a karşı değil devlete ve onun kurumlarına karşı da mücadele edeceğiz. Bu nedenle 14 Mayıs’a kadar dokunmaktan çekindiğimiz, söz söyletmediğimiz ve toz konduramadığımız devlet, bize karşı bunu unutmadan hareket etsek iyi olur. Gerisini 14 Mayıs’tan sonra düşünebiliriz.

 

Kılıçdaroğlu’ndan Esad’a mektup

 

Suriye, 2011’den beridir Türkiye için mülteci, ekonomi, siyasi ve askeri sorunlar çıkaran bir ülke. Bunun bir ayağı Esad diğer ayağı da Erdoğan, Davutoğlu ve akp’liler. Hayallerle hareket edip ülkemizi dehşet verici bir bataklığa sürüklerken bile halkımızla alay edip Emevi Cami’nde namaz kılacağız diyebilecek kadar küstahlaşmışlardı. Oysa gelinen noktada bugün Türkiye, en fazla mülteci ağırlayan ülke ve ekonomimiz bunu daha fazla kaldıramayacak. Türkiye’nin acilen Suriye ile arasındaki bu sorunu çözmesi gerekiyor. Bunun için ilk olarak 14 Mayıs tarihini gündeme almamız gerek, o tarihten sonra acil bir şekilde Esad’la görüşmelere başlamalıyız. 

6 Şubat Depremleri Suriye’de de ciddi yıkıma yol açtı. Bu faciayı bir şekilde olumlu olarak değiştirmek varken hükümetten Suriye ile ilgili tek bir açıklama yapılmadı. Ancak Kılıçdaroğlu, Esad’a yazdığı taziye mektubuyla gelecek için güçlü bir mesaj veriyor. Mektubun içeriği şu şekilde; "6 Şubat tarihinde büyük deprem felaketi ülkemizi olduğu gibi Suriye'yi de etkilemiş ve büyük acıya boğmuştur. Yaklaşık on beş gündür bölgeyi ziyaret ederek halkıma derman olmaya gayret ediyorum. Ülkemizin ve komşu Suriye halkının kayıplarını yüreğimizde hissettiğimizi bilmenizi isterim. Bu afetin ve yaşadığımız acının bir kez daha gösterdiği gibi kederlerimizde de ortak ve komşuyuz. Halklarımızın ortak acılarını paylaşıyoruz. Bu vesileyle size ve halkınıza başsağlığı diliyor, ileride kederlerimizi değil ümitlerimizi paylaşmayı umuyorum”.8 Muhalefetin artık bunun gibi cesur hamlelere ihtiyacı var. Siyaseti genişletecek adımlara, Erdoğan’ı inisiyatif almaya zorlayacak şeyler yapmasına ihtiyaç var. Ancak bu şekilde 14 Mayıs kazanılır ve Suriye ile barış görüşmelerine başlanır.

 

Merkez Bankası faiz kararı

 

Merkez Bankası, politika faizini 50 baz puan indirerek 8,5’a düşürdü. Karar metninde şu ifadeler yer aldı: "Depremin üretim, tüketim, istihdam ve beklentiler üzerindeki etkileri kapsamlı bir şekilde değerlendirilmektedir. Depremin yakın vadede ekonomik aktiviteyi etkilemesi beklenmekle birlikte orta vadede Türkiye ekonomisinin performansı üzerinde kalıcı bir etkide bulunmayacağı öngörülmektedir.”9 Ekonomi hakkında yeterince bilgim olmadığından çok fazla yorum yapmayacağım ancak tahmin ettiğim ve okuduğum üzere akp ve onun Merkez Bankası yine şaşırtmayarak, bir şekilde verilebilecek en kötü kararı vermiş. Son olarak, Ekonomist Mahfi Eğilmez’in yorumuyla bitirmek istiyorum: "Bilime karşı direniş yalnız inşaatta değil, ekonomide de devam ediyor.”



Kaynakça

https://ifade.org.tr/reports/EngelliWeb_2020.pdf?utm_source=webtekno

https://twitter.com/ekrem_imamoglu/status/1628139725667110928

https://twitter.com/vekilince/status/1628506259556016128

https://twitter.com/thhsynkrgz/status/1628360077697593345

https://www.turkiyegazetesi.com.tr/gundem/iki-yeni-kurum-geliyor-afet-bakanligi-ve-deprem-bilim-kurulu-kurulacak-950899

https://www.gercekgundem.com/egitim/197162/bes-yilda-yuzde-125-artti

https://t24.com.tr/haber/hande-firat-erdogan-a-sunum-yapildi-secim-tarihi-yuzde-99-netlesti,1094042

https://www.birgun.net/haber/kilicdaroglu-ndan-esad-a-deprem-dolayisiyla-taziye-mektubu-422503

https://www.bbc.com/turkce/articles/cn34j04rlydo


Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.