GUERNİCA TABLOSU HİKAYESİ


Sanat tarihinin önemli mihenk taşları arasında gösterilen Guernica, Picasso tarafında İspanyol İç Savaşı sırasında yapılan Nazi bombardımanını konu eder. 1937 yılında tamamlanmıştır. İlk olarak Paris 1937 Dünya Fuarında sergilenmiştir. Tarih içerisinde ABD ve İspanya ülkelerinde bulunan tablo 2000 sonrası ününü BM binasındaki kopyası sayesinde erişmiştir. Elbette, kısa cümlelerle ve kısa bir paragrafla bu tabloyu anlatmak mümkün. Günümüzde hızlı tüketim sebebiyle aynı zamanda bilgiye ulaşmanın kolaylaşmasıyla uzun cümlelere ihtiyaç gerekmiyor. Bu yazıda Guernica şu kadar uzunluktadır şu boyayla yapılmış olup… diye cümleler kurmayacağım. Eserin ölümsüzlüğünde yatan şeyi, insanlığın içinde bulunan ölümcül özelliği anlatmaya gayret göstereceğim.

5 Şubat 2003’de Birleşik Devletler Dışişleri Bakanı Colin Powell, Birleşmiş Milletlerde Saddam Hüseyin’e karşı suçlamalarda bulunduğu gün, Güvenlik Konseyi girişinde basın toplantısı düzenlerken arka tarafta olması gereken Guernica Amerikalı bürokratlar tarafından üzerinin örtülmesi istenmişti. Bu olay hem ABD basınında hem de dünya basınında epey etki bıraktı. Powell’ın o günkü açıklaması Amerikalılara güven tesis edememişti. Konuşma sırasında kullanılan üslup, jestler ve metnin kendisi güvenilir bir kıyıya demir atmıyordu. Sonuç olarak ABD, İngiltere hariç müttefiklerinden desteği alamadı. Sonuç olarak kanlı Irak Savaşı başlamış oldu. Irak Savaşının başladığı günü Guernica’nın üzerinin örtülmesiyle başlatabiliriz.


Guernica’yı en iyi özetleyen cümleler tablonun sahibi Picasso’ya aittir. Picasso tablo için şunları demiştir: İspanya'nın mücadelesi, insanlara, özgürlüğe yapılan saldırıya karşıdır. Ressam olarak hayatım boyunca sürekli sanatın ölümüne karşı durmaya çalıştım. Benim gericilikle ve ölümle anlaşma içinde olduğumu kim bir an için bile olsa düşünebilir? "... Üzerinde çalıştığım ve Guernica ismini vereceğim resimde, ve son zamanlardaki tüm eserlerimde, İspanya'yı acı ve ölüm okyanusuna batıran askeri sınıfa duyduğum nefreti açıkça göstermekteyim."


Tablonun özelliklerine geçmeden önce tablonun neden yapıldığına ve tablonun yapılmasına sebebiyet veren süreçten bahsetmem gerek. İspanya’da demokratik rejimi savunan Cumhuriyetçilerle, General Franco liderliğindeki Faşistlerin 1936-1939 yılları arasında süren İspanyol İç Savaşı olarak adlandırılan dönemde çeşitli devletler bu savaşta etkin olmaya çalışmıştır. Sovyet Rusya, rejime sadık cumhuriyetçilere belli bir süre destek vermiştir. Francoya yardım ise Nazi Almanyası, Faşist İtalya ve Portekizden gelmiştir. Hem sayıca hem de teçhizat bakımında Faşistlerin öne çıktığı kanlı savaşı Francı önderliğinde Faşistler kazanmıştır. Bütün demokratik eylemler askıya alınmış, bireysel özgürlükle hiçe sayılmış ve karşıt görüşteki kişiler infaza uğramıştır. İspanyol halkı 3 yıldan kısa bir sürede 500.000 fazla kayıp verirken 400.000 civarında insanını göçle kaybetmiştir. 

Elbette bu resmin daha çok verdiği mesajlara odaklanacağım fakat biraz bu tablonun özelliklerinden ardından da detaylarda verilen mesajları açıklamaya gayret edeceğim.
3.5 m’ye 7.8 m ölçülerinde geniş bir duvar resmi boyutlarında bir tuval üzerine yapılmış yağlı boya tablosudur. Tabloda siyah, beyaz ve gri renkler kullanılmıştır. Picasso, bu renkleri kullanarak olayın yarattığı şiddeti, karanlığı ve bombalar arasındaki sessizliği çok iyi anlatmıştır. Picasso yaşadığı sıralarda tablodaki figürlerin anlamlarını açıklamamıştır. Figürlerin anlamı hakkında bilgi vermesi istenildiğinde şunları söylemiştir: “.. bu bir boğadır, bu da bir at… Eğer tablolarımdaki belirli şeylere anlamlar yüklerseniz bunlar çok doğru olabilir; ama bu anlamları vermek benim fikrim değil. Sizin ulaştığınız fikirlere ve sonuçlara ben de ulaştım, fakat içgüdüsel ve bilinçsiz olarak.” 

Figürler kapalı ve dar bir alana hapsedilmiştir. Resmin sol tarafına doğru aydınlık bir kısım göze çarpar. Figürlerin bazıları bu aydınlığa yönelmeye çalışır. Resmin solunda gözüken Boğa figürü hepimizin bildiği üzere “İspanyol” kimliğine bir atıftır. Boğanın kuyruğunda alevleri ve tüten dumanları görürüz. Bu, savaşa yapılan bir gönderme olduğu aşikardır. Boğanın hemen aşağısında bir kadın karakteri görürüz. Kucağında ölü bebeğini tutmuş, göz yaşları dökmekte. Resmin tam ortası denilebilecek yerinde at figürü bizleri karşılar. Atın karının bir tarafından mızrak geçtiğini görüyoruz. Bu sebepten dolayı, at acı içinde kıvranır halde resmedilmiş. Atın altında yerde yatan figür parçalara ayrılmıştır. Kopmuş kolundaki elinde kılıç tutmakta, bu kılıçtan ise çiçek filizlenmektedir. 
Picasso bu tabloyu çizerken -kendi sözlerinde dediği gibi-
içgüdüsel ve bilinçsiz olarak çizdiğini söyler. İnsanın kendi içinde bulunduğu merhameti ortaya çıkarır. Bütün savaşları, kanlı muharebeleri ve kirli oyunları bir kenara bırakıp, beyaz güvercinle tüm insanlığa barışı teklif eder.
Sanatçının halkın aynası mıdır? Sanatçılar mutlaka politik mi olmalıdır? Bu sorunun cevabı kişiden kişiye göre değişse de çeşitli durumlarda da iki görüşte de haklı olsa bile, sanatçı illaki toplumu anlatmak zorunda değildir. Ancak tarihe not düşmelerde en önemli görevi üstlenir. Picasso veya bir başka sanatçı Guernica’yı konu alan bir tablo, roman veya araştırma yayınlamasa dünyadaki kimse Guernica’yı böyle hatırlamayacaktı. 
Picasso, Dünya Fuarına bu eseriyle katılması tesadüf değildir. Guernica ve İspanyol halkının acısını eserine yansıtarak dünyaya mesaj verme niyetindedir. Dünya bundan ders çıkarmaz. Eserin tesliminde yaklaşık iki yıl sonra II. Dünya Savaşı patlak verir. İspanyol İç Savaşını Franco kazanır ve binlerce İspanyol vatandaşı ölür. Dünya bundan kısa bir süre içerisinde ders çıkaramaz ancak sonraki yıllarda da gerekeni yapmaz. 66 yıl sonra, bu tablonun önünde yapılan konuşmalardan kısa bir süre sonra aynen Guernica halkına yapılan Irak halkına yapılır. Binlerce Iraklı hayatını kaybeder, yine binlerce Iraklı göç etmek durumunda kalır ve kanlı iç savaş patlak verir. ABD yetkilileri Guernica’nın üzerini örterek Irak’ta yapılacakları Guernica’da yapılanlardan ötekileştirmek istese de gerçekler elbet bir gün ortaya çıkar. Guernica’da olduğu gibi Iraklı anneler ellerinde çocuklarla ağlar, hayvanlar suçsuz yere üstlerine bombalar yağarken hayatlarını kaybeder. İnsanlar şehirlerinden, hayatlarından ve ailelerinden ayrı kalırlar. Sonuç dünya hep için aynı olur, o karanlık odaya hapsedilenler bir gün Guernicalılar olur, bir gün Iraklılar belki de bir gün tüm dünyalılar olur?


Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.